Nasıl oluyor da aynı cümleler birinde hiçbir tesir etmezken, diğerinin
hayatını değiştirebiliyor?
Cevap kısa tutuluyor: Hidayet Allah'tandır. Biz biraz daha açmaya çalışalım
inşallah, önce bir iki soru.
Âşık olduğunu çıplak düşünebilir misin?
Utanırken kafanı kaldırabilir misin?
Merhamet ettiğine sert davranabilir misin?
Aşk, utanma, merhamet...
Kimileri Ruh'un delili olup olmadığını soruyor. Tefekkür eden için
yeterlidir sanırım yukarıdaki üç soru...
Daha önceki yazılarda aşk ile arzunun farkından bahsettiğimi hatırlıyorum.
Aşkın Ruh'tan, arzunun nefsten kaynaklandığını söylediğimi. Aynı zamanda Ruh'un
da Allah'tan olduğunu.
Eğer Ruh Allah'tan ise, aşk da Ruh’tan; o vakit hidayette de aşktan
kaynaklanıyor demektir.
-Nasıl?
Tamam. Bir kere daha adım adım yazalım
Hidayet Aşktandır. Aşk Ruh'tan. Ruh ise Allah'tan.
Dolayısıyla hidayet Allah'tan.
Ne tip bir sonuca götürür bu bizi?
Eğer birilerine bir şeyler öğretmek istiyorsanız, önce onu kendinize âşık
etmek zorundasınız.
Eğer birilerinden bir şeyler öğrenmek istiyorsanız önce ona âşık olmak
zorundasınız.
Oysa ki hiç kimse isteyerek birine âşık olamaz ya da isteyerek aşık edemez.
İnsanın hâkimiyetinin olmadığı bir alandır bu. Burada, hidayet için çabalarken
aynı anda aşkın da hissedilmesi gerekiyor. İşte o zaman çabanın sonucu hidayet
olabiliyor.
Bir başka deyişle, eğer birinden bir şeyler öğrenebiliyorsanız yani hidayete
erebiliyorsanız ona âşık olmuşsunuz, eğer birisi sizden bir şeyler
öğrenebiliyor yani hidayet buluyor ise size âşık olmuş demektir. Ve âşık olmak ya
da âşık olunmak insanoğlunun karar vererek ulaştığı bir duygu değildir. Nasiptir.
Bunun için hidayet ne ona erenden ne de yapmaya çalışandan kaynaklanmaz.
İşte bunun için hidayet Allah'tandır.
Not: Okuduğum bir cümlesi ile bu kısa yazıya ilham kaynağı olan bir abiye
teşekkür ederim...
|
0 comments :
Yorum Gönder