Pek de içime sinmeyen bir örnek olacak ama konuya 2 yazıyı karşılaştırarak başlayacağım. Yazılardan birincisi bu siteye ait, ikincisi ise o yazıyı okuyup -anladığım kadar ile- hoşuna gitmiş, tespitler konusunda hakkı teslim etmiş bir kişiye ait. Birçoklarımız dahildir bu meseleye. "Ben modern birey değilim" diye düşünmemekte fayda varNe demeye çalışmışım? Mealen, bu yazıyı okuduktan sonra gidip de kimseye ahlak dersi vermeyin. Çünkü bu yazı öyle bir şeye meylettirebilir fakat bu yazı aynı diğerleri gibi sadece ilginç bir tespit içeriyor, öyle bir şey için değil, ve ahlak dersi sonucunda biliyorum ki kendinizi zor durumda bulacaksınız. Çünkü ahlak dersi vermeye kalkmak saatli bombayı kurmaya benzer. Kısaca bu yazı sizi zor durumda bırakmasın demeye çalışmıştım. Şimdi de, bir internet sitesinde rastladığım ve birçok yere kopyalanmış bir yazıda geçen ifadeye bakalım: (...) Derdimi biraz daha somut anlatmak gerekirse, hangi mevzu olursa olsun herhangi bir erkekle çekinmeden konuşabilen kızlara iyi gözle bakmıyorum nerdeyse. Yani biraz çekinin kardeşim, biraz pembeleşse keşke o kılsız-tüysüz yanaklarınız. (...) Ahlak dersi vermek çok tatlıdır. Bir çok günah gibi... İnsanın nefsinin o kadar hoşuna gider ki karşı tarafa ne yapıp ne yapmaması gerektiği ile ilgili ders vermeye kalkmak. Bir o kadar da karşı tarafa zulüm olabilir. İşte burası saatli bombanın kurulduğu an. Karşı taraf sana patlamaya hazırdır. Ve ahlak dersi verdiğin konuda en ufacık tavizinin yakalanması, rolleri değiştirir ve artık sen ders alan konumuna geçersin. Hem de bu sefer ki seninkinden daha sert olabilir. "Sen gelmiş bana böyle diyordun, şimdi böyle yapıyorsun vs. vs. vs." diye başlar ve tabir-i caizse ahlak dersi verme konumundan fırça yeme konumuna düşersin. Ne yazık ki yaşamak zorunda olduğum coğrafyada, bir din görevlisi şöyle bir ifadede bulunmuş: "(...)Sorunun odağında kim var? Kadın var. Kardeşim sen dekolte giyinirsen bu tür çirkinliklerle karşılaşman sürpriz olmayacaktır. Tahrik ettikten sonra sonucundan şikayet etmen makul değildir.(...)" demiş. Ve saatli bombayı kurmuş. Hadi biz patlatalım: Erkeğin tesettürü, göbekten diz kapağının altına kadar hiçbir şekilde bacak ayrımını belli etmeyecek şekilde giyinmesidir. Önceki nesillere boşu boşuna şalvarı icat etmemiş. Ve onu boşu boşuna giymemiş. Şalvar dışında bir erkeğin giydiği ister kumaş ister kot hiçbir giysi tesettür yerine geçmez. (- Ama şimdi herkes böyle dolaşıyor. - Daha önce de başka konuda söyledim. Bir şeyi çok kişinin yapıyor olması hükmü değiştirmez). Yukarıda sözlerin sahibi din görevlisinin bunları söylerken üzerinde kumaş pantolon olması ne kadar ironik bir durumdur. Şöyle olsa ya, bilmem kaç yaşında yaşında cinsel ilişkiye girmek isteyen bir teyze bu din görevlisine yaklaşıp inceden bir tacize başlasa. Din görevlisinin söyleyebilecek lafı olacak mı. Ahlak dersi verme durumunda, çelişkili gözükmemek için taciz edilirken sus pus oturmaya düşme. Yazık... Başa saralım ve bu durumu genişletilmiş; söylenmeye çalışılan orjinal haline getirerek sorgulayalım: Bir insanın nefsani isteklerini artırıcı davranışta bulunursan, karşılığını alırsın, bunu alırken de ses çıkaramazsın. Nefsani istekler nelerdir: - Yemek - Cinsel ilişki - Para - ... Din görevlisi sadece erkeğin karşı cinsi arzulaması olan kısmında kadına ahlak dersi vermiş. Oysa ki tutarlı olmalı aynı şekilde yemek noktasında da "Kardeşim sen lokantada, şurada burada yemek yersen elbette önündeki yemeğin gelinip alınması sürpriz olmayacaktır" diyebilmeli. Yada "Kardeşim sen ortalık yerde cebindeki parayı çıkarırsan o parayı çalarlar, çalındıktan sonra şikayet etmen makul değildir" diyebilmeli. Ve hatta tutarlılığı bozmama noktasında, nefsin cinsel istekleri kısmında kendisinin yaptığı gibi sadece, "kadından tahrik olan erkek" modeline hak vermekle kalmamalı, bunun yanı sıra "erkekten tahrik olan kadına" da hak vermeli. Ve hatta "erkekten azan erkek" modelini de incelemeli, madem ahlak dersi verme işine girdi bu tip mide bulandırıcı konuyu dahi cevaplamalıdır. Öyle kaçma yok. Hem de bunların üstüne tekrardan en başa dönüp dekolte derken neyi kastettiğini, neyin dekolte neyin dekolte olmadığını neye göre belirlediğini de izah edebilmeli. Ve daha çeşit çeşit nefsani istekler ve bunların doğuracağı bir sürü soru... Bir kere ahlak dersine bulaştın mı kaçışın yok. Tespit yapmak zor, ahlak dersi vermek çok kolay ve çok tatlıdır. Herkes bunu yapmayı biliyor. Ben de -örneğin- Makyaj yapma yazısından sonra bunu yapmayı elbette biliyordum ama yapmadım ve yapmadığım gibi o yazı okunup da böyle bir hataya düşülmesin diye özellikle not eklemiştim. Ama ne hikmettir ki yazısına "Kızlar biraz utansa ya keşke" diye başlık beğenmiş yazar, o yazıdan referansla ahlak dersi vermeye kalkmış ve haksızlık yapmış. Hah bak şimdi, ahlak dersi vermek başka haksızlığa karşı çıkmak başkadır. Bu karıştırılmamalı. Keza bu yazıyı incelerseniz, yazının içeriğinin ahlak dersi verenlerin yaptığı haksızlığı ortaya dökmek ve nasıl da zor durumda kalacaklarını göstermek olduğunu görebilirsiniz, yoksa ahlak dersi verenlere dahi ahlak dersi vermek değildir bu yazı. Birisi birisine haksızlık yapıyorsa, ona karşı çıkmayı ahlak dersi olarak görmek ahlak dersi vermek kadar hatalıdır. Zulme ortak olmak, dilsiz şeytan olmaktır. Bu konu karıştırılmasın lütfen. Eğer ahlaki bir meseleden konuşacaksanız bunu kendi üzerinizden konuşmanız gerekiyor. Örneğin din görevlisi şöyle deseydi olabilirdi: "Ben kumaş pantolon giyip dolanıyorum, birisi gelse beni taciz etse konuşmaya hiç hakkım yok". Ama öyle dememiş,.. Başkasının meselesi ile ilgileniyor aynı yukarıda "Kızlar biraz utansa ya keşke" diye başlık atmış yazarın, erkekle çekinmeden konuşabilen kızlara iyi gözle bakmadığını söyleyip daha buna benzer ifadelerde bulunması gibi... Başkasının şahsi meselesi ile ilgilenme ise haksızlık oluyor bize de karşı çıkmak düşüyor. Şu zamanlarda kendisini Müslüman kimliği ile tanıtan kimilerinin, tıkandıkları her yerde ahlak dersi vermeye kalkmalarının sanki haksızlığa karşı çıkıyorlarmış gibi göstermeleri göz boyamadan ibarettir. Neyin haksızlığa karşı çıkma neyin ahlak dersi vermek olduğunu bilen insanların elbette kanmayacağı bir mesele. Unutmayalım: Siz, insanlara iyiliği emrederken, kendinizi unutuyor musunuz? Oysa siz kitabı okuyorsunuz. Yine de akıllanmayacak mısınız? (Bakara Suresi, 44)Not: Çeşitli kereler encodeum'daki yazıların doğrudan doğruya kopyalanarak yada doğrudan olmasa da içindeki ifadelerin ve tespitlerin ışığında yazılmış yazılara rastlıyorum ve bu durumun kesinlikle problem olmadığını söylemek isterim. Yanlış anlaşılmasın diye bunu söyleme ihtiyacı hissediyorum ki, buradaki tespitlerin kullanılması benim açımdan hoş bir durum ve kesinlikle kaynak gösterilmiş mi gösterilmemiş mi diye bir sorunum yoktur. Genelde insanlar böyle şeyleri sorun edebilirler ve benim de ettiğim düşünerek bunu yazdığımı düşünebilirler ama değil, gerçekten yazının ana başlığına örnek olacak bir mesele olduğu için "Kızlar biraz utansa ya keşke" başlıklı yazıyı burada konu ettim. Ha tabi şu da var kimi yazarların bu tip bir durumu sorun etmesine de hak veririm çünkü ticari kaygılar olabilir yada emeğin haksız kullanımı olarak düşünülebilir. Anormal bir noktaya yazınızı çekmediğiniz sürece benim için hiç problem değil. |
25 Şubat 2011 Cuma
Ahlak Dersi Vermek
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(
Atom
)
0 comments :
Yorum Gönder